Analjezikler ve siklik oral kontraseptif haplara rağmen aşırı pelvik ağrı devam eden ergenlerde endometrioz daha sık görülür. Yapılan 12 çalışmanın meta analiz sonuçlarına göre adolesan dönemde oral kontraseptif ya da non steroid antienflamatuar ilaçlar ile kronik pelvik ağrı durumlarında yapılan laparoskopik incelemelerde bu genç kızların %70 inde farklı evrelerde endometriozis saptanmıştır.
Laparoskopi sırasında,% 50'sinin Evre I veya II olduğu ve% 50'sinin Evre III veya Evre olduğu tespit edilmiştir. Daha yeni çalışmalar, adolesan endometriyozun, artık yüzeyel lezyonların bir hastalığı olmadığını ve geniş adezyonlar ve ovaryan endometriomalar da dahil olmak üzere ciddi aşamalarla karakterize olduğunu açıkça göstermektedir. Bir çalışmada müllerian obstruktif tip patolojisi olan adolesanlarda ağır endometriozis sıklığı %6.5-40 arasında saptanmıştır. Ağır endometriozis bu grup adolesanlarda tubo-ovaryen adezyon ve endometriomalar ile birliketelik göstermektedir.
Adolesanda endometriozis görülme sıklığı kronik pelvik ağrı şikayeti olanlarda %19-73 arasında değişmektedir.Erken çalışmalarda bu oranlar çok düşük olarak verilmiştir. Nedeni o dönemlerde tanısal amaçlı laparoskopinin yokluğundan kaynaklanmıştır. Adolesan endometriozisli olgularda laparoskopide saptanan lezyonlar yetişkinler ile benzer özellikler göstermektedir.
Yetişkin endometriozis olgularının yaklaşık %60 nın 20 li yaşlar öncesinde başladığı sanılmaktadır.Adolesan dönemde de evre 3-4 ağır endometriozis vakaları ile sıklıkla karşılaşılabilmektedir. Bu vakalara genellikle obstruktif tip müllerian anomaliler eşlik etmektedir.Ayrıca yapılan çalışmalarda ileri evre endometriozis olan adolesanların adet döneminde okul devamsızlıkları fazla, adet dönemleri süre olarak uzun ve kramp tarzı adet çektikleri saptanmıştır.Diğer bazı çalışmalarda da ağır endometriozisli adolesan olguların üçte birinde akut abdominal ağrı ve gastroinstestinal şikayetler ön planda tespit edilmiştir.Ayrıca yakın zaman da yapılan bir metaanaliz sonucunda da ilk adet yaşı erken olan adolesanlarda endometriozis sıklığında artış olduğu saptanmıştır.
Sonuç olarak adolesan dönemde analjezik ve oral kontraseptiflere dirençli kronik pelvik ağrı durumlarında endometriosiz açısından dikkatli olunmak durumundadır. Diğer yandan ilk adet yaşı erken, ağrılı adet öyküsü olan veya müllerian obstruktif tip patoloji saptanan kızlarda da endometriozis sıklığının artışı gözönünde bulundurulmalıdır.Şüpheli olgularda kesin tanı yetişkinlerde olduğu gibi laparoskopi ile endometriotik lezyonların saptanmasıyla netleştirilebilir. Optimum tedavi net değildir ve uzun vadede tekrarlama olasılığı önemli bir sorun olarak devam etmektedir.
Yayınlanan literatürler de en sık bildirilen tedavi yaklaşımları, kombine oral kontraseptifler, progestinler, levonorgestrel intrauterin sistemi veya gonadotropin salınım hormonu analoglarıyla ameliyat ve postoperatif hormonal tedavinin kombinasyonudur. Bu yaş grubunda devam eden kemik oluşumuna ilişkin endişeler nedeniyle gonadotropin salınım hormonu analoglarının ve uzun vadeli progestinlerin kullanılması dikkatle düşünülmelidir. Halen, uzun vadede birden fazla ameliyatı önlemek için cerrahiden mümkün olduğunca kaçınılması gerekip gerekmediğine dair bir fikir birliği yoktur veya cerrahi tedavi, daha şiddetli lezyonlar gelişmeden önce erken bir aşamada düşünülmelidir. Hangi yaklaşımın daha iyi bir uzun dönem sonuç sağlayacağını belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Bu yaş grubunda devam eden kemik oluşumuna ilişkin endişeler nedeniyle gonadotropin salınım hormonu analoglarının ve uzun vadeli progestinlerin kullanılması dikkatle düşünülmelidir. Hangi yaklaşımın daha iyi bir uzun dönem sonuç sağlayacağını belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Adölesan endometriozisin gelecekteki doğurganlık üzerine etkisi hakkında mevcut bilgiler sınırlıdır.
Sağlıklı günler dilerim...
Doç.Dr.Cemil Kaya